4 Kasım 2017 Cumartesi

Ah O Tabular!

İnsanların belli tabuları vardır. Kolay kolay yıkamazsınız. Bir tabularını yıkmak için onlara yeni tabular göstermelisiniz.

Her zaman söylerim fkirlerimin kölesi değilim sahibiyim, değiştirmem çok normal diye fakat olayın bütününe baktığımız zaman değişimin asla bitmeyeceğini görürüz. Bugün aldığım karardan yarın vazgeçmem hep kendime yeni bir şeyler katmamdan kaynaklıdır. Bugün çıkıp bir şey bilmediğimi, kendisinin en bilgili en zeki insan olduğunu iddia eden insanlara gülüp geçerim. Çünkü 100 seneni de Dünya üzerinde geçirsen her şeyi bilmen mümkün olamaz. Bilmediğim şeyler konusunda ahkam kesmeyi sevmem. Fakat bildiğim bir şeyi de savunmadan geçemem. İnsanlar, öyle günler geçerirler ki egoist olmadıklarını söyleseler dahi en büyük egoist olarak görünürler. Bazen bazı kalıplardan kaçarken onlara yakalandıklarını fark etmezler. Herkesin doğrusu kendine doğru da hiç dönüp benim doğrum neden başkalarına yanlış demezler. 

Benim tek istediğim; inandığınız şeylerin doğruluğunu sorgularken “bana doğru gelen şey başkasına doğru gelmek zorunda değil, sonuçta benim kendi hür kararım ama neden ona doğru gelmiyor?” Diye bakmanız. Bu açıdan baktığınız zaman ortaya çıkacak olan yeni fikirlere inanamayacaksınız. 

Hadi, iyi bakın kendinize!

Bol bol düşünün!

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Boşverip gidelim...

İnsanların hala nasıl kalbimi parçalara ayırabildiğine şaşırıyorum. Canımın çok yanmasına rağmen yürüyüp gitmekten çok sıkıldım. Nereye kadar bu yollar? Daha kaç tanesini umursamayıp yola devam etmem gerek? Neden buna mecburum? Kafamdaki sayısız sorunun hiçbirine cevabım yok. Kimsenin yok. Bana verebilecekleri en güzel tavsiye "boşver" olabilir. Hep boşverdiğim gibi hadi bunu da boşvereyim ee sonra? Yalnızlık güzel şey de bir zaman sonra sıkıyor. İçimde asla sönmeyen bir yangın varmış gibi geliyor. Kendimden başka kimse değerli değil biliyorum da yine de canımın acısını geçiremiyorum. Uzun zamandır kendi kendime öyle savaşlar verdim ki artık bir kez daha kalkmaya gücüm varmış gibi gelmiyor. 

Bırakın biraz kuytu köşede dinleneyim...

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Sahtelikler

Uzun zamandır içimdeki sıkıntılarla başa çıkmaktan bile korkup yazmaktan uzak durdum... Geldi mi hep arka arkaya gelir denir ya hayatımın son birkaç ayı aynı bu şekilde geçti. Buna mı üzüleceğim dediğim ne varsa beni yıktı geçti. İnsanlarla başa çıkamıyorum artık. Yalanlarından, oyunlarından, cahilliklerinden bıktım. Çok yoruldum. Her yeni güne güzel umutlarla başlayıp sonunda kalbimin kırılmış olduğunu görmekten yoruldum. Sanırım gerçekten çok yanlış bir dönemde Dünya'ya geldim. Her şeyin sahtesi o kadar boğuyor ki beni. Duyguların, dostlukların, ailenin, aşkların, işin gücün her şeyin ama her şeyin sahtesine kaldık. Bugün son gününmüş gibi yaşayabilmen için kendine güvenmen veya sana bu konuda yardım etmesi gereken biri varsa ona güvenmen lazım. Peki, nasıl? Her güvendiğimiz insan bizi kandırmıyor mu? Mesela benim bu satırları hiç yazmıyor olmam çünkü Amerika'da olmam gerekiyordu. Özetle; kandırıldık. Derine inmeye gerek yok. İnsanların oyunlarını anlamamazlıktan gelmek ya da o an başka şeylerle uğraşmaktan gerçekten anlamamaktan oldu. Çok yıkıldım mı? Evet. Fakat uğraştığım başka şeyler yüzünden buna doğru dürüst üzülemedim bile. Arada bu sabahta buradayız diye üzülüyorum geçiyor. İnsanlara içimin darmaduman olduğunu anlatamadıkça kırıp dökmeye devam ediyorlar. Anlattığımda ise "takmasana" tek tepkileri oluyor. Sanki kendileri hiçbir şeyi takmıyormuşcasına. Uzun zamandır sahte her şeye sanki farkında değilmişim gibi yaklaştım ama tükendim. Biraz artık aynada kendinize bakıp insanlara neden bu sahte şeyleri yaşatıyorum diye kendinize sorun. Sizin için küçük ama insanlık için büyük bir adım atmış olun...

5 Mayıs 2017 Cuma

Hayat asla boşa geçecek kadar değersiz değil

  Mesela yüzyıl dahi geçse anlayamayacağım bir şey var. Neden insanlar yanındakinin değerini O gittiği zaman anlar? 
  Birini sevmeniz için size huzur vermesi yetmez mi? İnatla gitmesi, kaçması, size eziyet çektirmesi mi lazım? İnsanoğlu olarak nankörlükte çığır aşarak sevgiyi de bozduk. Sevmek-sevilmek o kadar güzel şeylerdi ki biz asla değerini bilemedik. Bakıyorum şöyle etraftakilere sevdiklerini sanıp her gün saçma sapan şeyler peşine düşüyorlar. Kıskançlıkmış. Bir insan kendine güvendikten sonra kıskanamaz arkadaşım. Mesela ben kendime güvenimi kazanana kadar yanımdakine kök söktürmedim diyemem, şimdi ne zaman modum düşse yine saçma tepkiler içine girerim ama geçer. Ben biliyorum ki ne o gitse ben ölürüm ne ben gitsem o ölür. Tek geldiğiniz Dünya'ya tek veda edeceğinizi anladığınız zaman işler biraz kolaylaşıyor sizin için. Sonrası tamamen boşluk bir rahatlık. 
   Bir diğer anlamsız gelen şey ise sürekli bir yarış içinde olunması. Yarışmak istemeyeni bile çektiğiniz o yarışların saçmalığını ne zaman göreceksiniz? Biraz hayatınıza dışarıdan bakıp nerede ne yaptığınızı değerlendirin. Hayatınız, ot gelip ot gitmenizi hak etmiyor. Size verilen iyi kötü her fırsat çok değerli. Çünkü size veriliyor bir başkasına değil, bunların kıymetini bilip ona göre adımlarınızı sağlamlaştırın. Evet, öldüğünüzde belki de adınızı anan olmayacak ama en azından siz dolu dolu yaşadığınızı bilerek geldiğiniz yere döneceksiniz.

2 Mart 2017 Perşembe

Her şeyin sahtesi!

Bazı günler insanlara güvenmek istersiniz. Bazı günler sırtınızı dayayacak bir duvar ararsınız fakat asla bulamazsınız. 
Dost dediğiniz insanlar çoktan sizi yok sayıp gitmişlerdir, çoktan siz ağlarken aradığınız zaman açmamayı adet edinmişlerdir.
Vefanın artık semt adı olduğunu o zaman anlarsınız… Şu hayatta telefon rehberinizde kayıtlı kaç numara olursa olsun yine de kendi kendinize yetmeniz gerektiğini o zaman anlarsınız… Ondan sonra büyürsünüz zaten, en ufacık bir acıya tek başınıza göğüs gerdikten sonra başka kimseye ihtiyacınız kalmadığına emin olursunuz. Ağlarken birilerini aramayı bırakır, sıkıldığınız da kahvenize kitabınıza sarılmayı öğrenirsiniz. Hayatınızda olan insanlar eski tadı vermezler size, ne muhabbetler eskisi gibi zevk verir ne de sevişmeler. Çünkü artık hepsinin saniyelik zevkler verdiğini öğrenmişsinizdir. Bu sebepten olacak ki hepsini bir kenara koyar kendinizi aramaya başlarsınız. Derinlere daha da derinlere indikçe insanların ikiyüzlülüklerine şaşırır kalırsınız. Önce mideniz bulanacak ama bir şekilde onlarla yaşamaya da alışıyor insan, mecbur kalınca alışamadığımız hiçbir şey olmuyor. Sesinizi kısıyor, söyledikleri yalanlara gülüp geçiyor bir daha da aramıyorsunuz… Onlar ne mi yapıyor? Suçu sizin aramamanıza atıp hayatlarındaki sahteliklere aldırmamaya devam ediyor. 
En zoru da bir değişim içine girdiyseniz o insanların size eski halinizi ısrarla dayatmasıdır! Bir inattır tuttururlar “sen değişemezsin” diye. Teker teker giderler hayatınızdan o zaman da “ sen çok değiştin” derler. Ee, ben en başında söylemiştim değişeceğimi şimdi ne oldu? Büyümemek elimizde olsa belki de büyümezdik. Belki hep küçük kalır en büyük sorunumuzun alamadığımız oyuncak, kıyafet veya yiyemediğimiz yemek olmasına üzülürdük. 
Kendinizi ararken olmaktan korktuğunuz yere geldiğiniz zaman hayatınıza birini almak istiyorsunuz, biri olsun bana yeniden güvenmeyi, sevmeyi, inanmayı öğretsin diyorsunuz ama o biri hiç gelmiyor! Çünkü artık ne eski aşklar ne eski insani duygular kaldı.
 Biz her şeyin sahtesine kaldık!

15 Ocak 2017 Pazar

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir!

-Çok garip. 
+Ne?
-Hayat diyorum, çok garip.
Sayısız kaderimiz sayısız yolumuz var. Biz insanlar özenle bizi zora sokabilecek şeyleri seçiyoruz. Kararlarımızdan ne mutsuzluk duyuyoruz ne de pişmanlık fakat hep zor yoldan yürüyoruz. Hayat garip çünkü biliyorsun ki bu dünya sen mutsuz ol diye inşaa edilmedi ama yine de içinde bir sızı var hep... 
Düşünüp işin içinden çıkılmayan zamanlar olur ya boşverin, düşünmeyin. Düşündüğünüz zaman o şeyi çözemezsiniz. Hatta düşündüğünüz şeyin size gelmesi zorlaşır. Bırakın. Serbest bırakın ve ne kadar rahatlayacağınızı görün. Düşünceleriniz bugün sizi mutsuz eden tek şey. Mutsuzluklarınızın mimarı tamamen bakış açınız. 
Bu kadar ufacık şeyden mutlu olunur mu demeyin çünkü size ufak gelen mutluluklarınız başka birinin en büyük mutluluğu, bunu asla unutmayın. Her zaman hayatınızda sizi küçük şeylerle mutlu edebilecek insanlar barındırın, mutsuz edecek değil. 
En önemlisi de ne biliyor musunuz? Kendiniz için yaşayın. Kendi mutluluğunuz için yaşayın. Ancak o zaman yaşadığınızı gerçekten hissedebilirsiniz. 
Son bir şey daha, vazgeçmek istediğiniz an vazgeçin. Yeni bir şeye başlamaktan korkmayın. Çünkü yeni şey size heyecanlı geliyorsa zaten artık yenisi daha önemlidir sizin için. Cesur olun. Hayatı cesur olmadan yaşamak çok zor. Kararlarınızı değiştirmeniz en güzel şey çünkü asla  kararınızı değiştirdiğinizde mutsuz olma ihtimaliniz mutlu olma ihtimalinizden fazla değil. Dedim ya bakış açısı tamamen. Yaşamadan bilemeyeceğiniz şeyler için sürekli bunu yaparsam üzülürüm demiyor musunuz? Demekten vazgeçtiğiniz an da asıl mutluluğu yakalayacaksınız, içinizden gelen sese her daim kulak verin. 

5 Ocak 2017 Perşembe

İnsanlık ölüyor!

 Şu an en önemlisi insanlık ölüyor. Terör yüzünden kaybettiğimiz insanlar için üzülüyorum ama arkalarından yapılan yorumları gördükçe insanlığımızdan utanıyorum. Hiç sevmem böyle şeyleri uzun uzadıya yazmayı ama artık ne kendi çevremde konuşmak yeterli geliyor ne de susmaya gönlüm el veriyor. 

B ı k t ı m. 

Sürekli her terör olayından sonra çıkıp 'kınıyoruz' demeniz bir işe yaramıyor. 

Sürekli olarak kaybettiğimiz insanlara üzülmemiz de bir işe yaramıyor. 

Alışan insanlar var artık bunlara.

Ben alışamıyorum. Alışmayacağım.

 Resmen artık 1 saniye önce gördüğümüz insanı 1saniye sonra görememe riskimiz %99 daha fazla. %1lik kısımda kaderin olsun. Uzun zamandır acısıyla tatlısıyla bir saniye sonram yokmuş gibi yaşıyorum ama artık bunu daha fazla uygulamam gerek biliyorum. 

Artık insanlar yemiş içmiş dinsizmiş bırakın! İnsan ölüyor insan! Ölümün dini, dili, ırkı, rengi mi olurmuş! Hepimizin gideceği yer toprak olmasına rağmen acı çekerek ölüyor insan! Bu öyle alıştık denecek aman bize ne denecek bir şey değil. Hepimiz hayatımızı yaşıyoruz ama inanın hep bir yanım buruk. Kendimi uzaklara dalmış acaba ölmeden önce yapacaklarımı hızlandırmam gerek mi derken buluyorum artık. Çünkü yaşam güvencem yok! O çok severek eğlendiğim Reina'da olan olaydan gördüğüm fotoğraflar, insanlardan dinlediğim şeyler artık bana kendimi güvende hissetmemem gerektiğini daha fazla hissettiriyor. 

 Yarın yokmuşcasına yaşayın! Çünkü zaten gerçekten var mı bilen yok!