30 Aralık 2015 Çarşamba

Yeni yıl

   
   Klasik bir yeni yıl şarkısıyla giriş yapmak istiyorum...
   Yeni yıl yeni yıl yeni yıl yenii yılll herkeseee kutlu olsun yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl herkese kutlu olsunnnnn :)
    Eveeet, koskoca bir sene daha geride kaldı. Acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle, sevinciyle... Koskoca 365 güne muhakkak ki güzel umutlarla başladınız, sonu her ne olmuş olursa olsun umut etmeniz bile güzel bir şeydi. Şimdi her şeye yeni bilgi birikimlerinizle yeniden başlama zamanı.
   Her yılın başında size "bu sene yapacağım dediğiniz şeyleri mutlaka yapın" diyenler çıkar, haklılar. Malesef ben de onlar gibi demek zorundayım. Çünkü bir dakika sonra bile nefes alabileceğimizin garantisi yokken hayatı daha fazla ertelememeliyiz.
    Mutlaka kendinizi daha olgun hissediyorsunuzdur, koskoca 1 sene içinde kendinize kattığınız şeyler azımsanmayacak kadar çoktur o zaman bunları artık değerlendirme zamanı. Geçtiğimiz yıl da birisi canınızı sıktıysa,  istediğiniz iş veyahut okul olmadıysa, sevgilinizden ayrıldıysanız ya da hala aradığınız aşkı bulamadıysanız dert etmeyin hatta zayıflayamadıysanız bile dert etmeyin. Yarın sabah kalkıp her şeye yeniden başlayın yeter ki bu sefer başladığınız şeyin sonunu bir saniye fazladan yaşama şansınız olup olmayacağını hesaba katarak getirmek için kendinizi teşvik edin ! 
    Gelin yarın sabah bizi kıranları, bırakıp gidenleri, olmayan işlerimizi bir kenara bırakalım. Gelin bu yıl bardağın dopdolu tarafına bakalım. Mesela hep yanınızda olanlara şükredin, sağlığınıza şükredin, başardığınız ufacık şeylere bile şükredin. Gelin bu yıl yeni bir aşk kapınızı çalabilir umuduyla başlayın. Gelin bu yıl bir öncekinden çok daha güzel olsun. Yardıma muhtaç insanlara elinizden geldiğince yardım edin, ne kadar içinizin ferahlayacağına inanamayacaksınız. 
    Uzun zaman sonra ilk defa İstanbul yeni yıla bembeyaz bir örtüyle giriyor, bu beyazlık insanlık adına da açılmış temiz bir sayfa olsa keşke. Keşke hepimiz daha barışçıl bir dünya yaratmaya çalışsak, yeni yılda daha çok yardımlaşsak, daha fazla şükretsek, elimizdekilerin kıymetini kaybetmeden bilsek.
     Umarım hepinizin yeni yılı kalbi kadar güzel geçer... Umarım iyi insanların tüm dilekleri kabul olur.
     Hepinizin huzurlu, sağlıklı, çok mutlu ve bol bereketli bir yıl geçirmesini dilerim. Bütün güzellikler kalbi temiz olanlarımızın olsun ! Şans daima bizimle olsun !
    Ho ho ho!

27 Aralık 2015 Pazar

Geçmiş-bugün

    Öyle he diyerek unutulmuyor hiçbir şey. Bugün kızgın olmasa bile insan kırgınlıkları daima oluyor... 
   Geçmişe gidin bir kimlere kızmadınız? En ufacık şeyleri içinize atıp atıp dağ yapmadınız? Kızgınlıklar elbet geçer ama kırgınlıklar her zaman vardır. İnsanoğlu olarak nankörlük genlerimize işlenmiş. İyi kötü her şeye karşı nankörüz. Asla hiçbir şeyin hayatımızda ne gibi bir etkisi olduğunu uzun uzun düşünmüyoruz. Bugün kırıldıysak yarın öc alıyoruz. Bizi kızdıran insanlar hayatımıza iyi kötü bir şeyler katıyorlar, buna inansak sonrası kolay. İnanın o insanların karakterinizin güçlü olmasında çok büyük payları var.  Bugün biri geliyor güveninizi kırıyor ve siz sonra gelenlere de güvenemiyorsunuz. Genele bakmamak lazım aslında. 
    Şimdi size akıl veriyorum ama ben özele baktım da bir şey değişti mi ? Hayır. Mıknatıs gibi sorunlu insanları çekmeye bayılan bir insan olduğum için güvenmemekte haklı olduğumu birkaç kez daha anlayacağım yeni tecrübeler edindim. Hayatımda başıma gelen olumlu olumsuz her şey şu an ki beni oluşturdu. Bu yüzden, kırgınlığım geçmese de biraz olsun yaşadıklarımla barıştım. 
    İçime attığım şeyleri ortaya dökmesem bile artık içimde de tutmamam gerektiğini anladım. Hepsiyle yavaş yavaş iç hesaplaşmamı kapatıp zihnimin en ücra köşelerine göndermeye başladım...
    Hayatımın her bir noktası bana farklı güzellikler sunacak, biliyorum. Bunu biliyorken çokta depresif kalmak zor gibi. Evet, insan tükenebiliyor, hiçbir şey yapmak istemeyebiliyor ama o ufacık umut varya o umut Roma'yı bile feth ettirir işte. Yeter ki içinizde her daim bir şeylerin yoluna gireceği inancınız olsun...
   Üzülme, bu da geçer...

26 Aralık 2015 Cumartesi

Gidenlerin de kalanların da canı sağ olsun...

    İnsanlar keşke her zaman yanımızda kalabilse. Kimi kırıyor da gidiyor kimi de gündelik telaşlar yüzünden gidiyor. Fakat illa ki her gelen gidiyor...
    Şu dünya'da misafirken, yanımızda herkesin kalmasını neden bekleriz ki? Saçmalıktan başka nedir? Bugün iyi-kötü günümüzde her daim yanımızda olan insan yarın olmayabiliyor. Hayatımız boyunca kendimizden başkasına tam anlamıyla güvenmemeliyiz. Herkes gittiği zaman biz yine kendimize kalanız... Şöyle bir dönüp bakıyorum kaç insan hayatımın belli dönemlerinde her zaman yanımdaydı da şuan yok diye sayı azımsanamayacak kadar çok... Herkesle dargın olmasam bile zamanla koptuğum çok fazla insan var. Onlar da ilk tanıştığım da birilerinden kopup gelmemişler miydi zaten? Neden güvendim her zaman olacaklarına ki? 
     Kendi çıkarlarımız doğrultusunda yaşamalıyız. Başkalarını kırmadan, ezmeden, yok saymadan birazcık bencil yaşamalıyız. Öbür türlüsü çok zor. Çünkü asla verdiğin değerin karşılığını göremezsin olan yitip giden hayatına olur. Sen her şeyden karşındaki için ödün verirken bir gün gelir asla değmediğini anlarsın. Bazen de her şeyden ödün vermelisin bunu hak eden insanlar da var. Denge çok önemli işte. Her şeyin bir orta kararı var ve bunu ne yazık ki deneme yanılma yoluyla bulmak zorunda kalıyorsun.
    Umarım hayatınız boyunca yanınızda kalacak dostlarınız olur... 
     
    Yoksa kaçınılmaz sonunuz ...

23 Aralık 2015 Çarşamba

Yalnız değilim, değilsiniz, değiller

    Milyonlarca farklı şeye canımız sıkkın olabilir ve insanlar bize "üzülme, tek senin başına gelmiyor" der. Bugün haklı olduklarına inandım.
    Yakınımdaki insanların da benimle aynı şeylere üzüldüğü oluyordu ama ben karma diye düşünüyordum. O yüzden pek fazla dünya'da yalnız olmadığımı düşünüp başıma gelenleri takmamazlık yapmamıştım. Bugün en alakasız yerde bi olaya kulak misafiri oldum. Herkes aşkta aynı dertten muzderip. Yani mutlu insanlar da var tabii ama azınlıklar. Çok enteresan bir şekilde herkes mutsuzmuş cidden. Bir sonuca vardım dünya şuan karma içinde. Mutlu çiftleri bir kenara koyalım onların mutlu olması daha enteresan, mutsuzların sayısına bakılırsa biri dünyayı etkisi altına almış. Bütün erkeklerin aynı odunlukları yapmasının başka bir açıklaması olamaz. Genleri mi bozuk yani öyle olsa mutlu çiftler olamaz??? İşte kafamda yine böyle deli sorular...
    Uzun lafın kısası bugün illa ki aşk meşk için üzülüyorsunuz biliyorum, boş verin gitsin. Herkes üzgün, dünya lanetlenmiş. Mutlu çiftlere de maşallah diyerek yazımı noktalamak istiyorum sonra nazar değdirdin demesinler aman, ha.

20 Aralık 2015 Pazar

An

  Dünyanın diğer ucuna da gitsen yanında götürdüğün bir şey var. Ondan kurtulamıyorsun. Bazen yolda olma hissi güzel geliyor. Ama anlık bir his. Çünkü gemi bir limana varacak ve gidiyor olmanın hissettirdiği hafifleme-rahatlama-kurtulma karışımı o anlamsız keyif bitecek. Biteceğini biliyorsan da sahip olduğun "An" en kıymetli şey oluyor. En basit izahı kaybetme korkusuyla elindekine daha çok sarılma psikolojisi. O an anlıyorsun ki mutluluk "An"a ait. Küçük bir çikolata parçasının verdiği haz, yarım kiloluk kavanozun dibini görene kadar kaşıkladığın hazla aynı değil şu hayatta. İlk öptüğündeki gibi çarpmıyor yüreğin uzun uzun öperken. Bir film izleyip "Bazen gitmek gerekir" diyorsun. İşte mutluluk o "An"a ait. Otobüs terminalinde içtiğin son sigaraya. Kulaklığında umutlu melodiler, bir elinde yeni bir kitap, diğer elinde o haftanın tüm mizah dergileri camdan dağları izlediğin "An"a. Mola yerinde yediğin gözlemeye. O "An" mutlusun işte. Sonrası yok. Çünkü vardığında anlıyorsun ki dünyanın diğer ucuna da gitsen yanında götürdüğün bir şey var.
(Gökhan Coşkun
Kafka Okur
Temmuz-Ağustos 2015)

19 Aralık 2015 Cumartesi

Daha iyi bir Dünya'da yaşamak mümkün

    Bugün kaçınız istediğiniz bölümü okuyor? Kaçınız istediği işte çalışıyor? Kaçınız kendi canı istediği için bir şeyler yapıyor?
    Bir sürü insanın bu sorulara cevap vermekten kaçtığını duyar gibiyim... Hatta çoktan 'ama'lı cümlelerinize başladınız bile eminim.
    Bütün bahanelerinizi bir kenara koyun. Bugün kendinizle yüzleşin. Bugün ilk defa oturup düşünün kendi hayatınızın ipleri neden başkasının elinde? Ne insanlar neleri başarıyor sizin onlardan ne eksiğiniz olabilir? 
   Küçüklüğümden beri istediğim mesleği biliyordum benim de hatalarım oldu, ama ile başlayan cümlelerim oldu. Fakat şuan istediğim yerdeyim. Kendi istediğim hayatı yaşıyorum. 
   Bugün sırf paraya ihtiyacınız var diye sevmediğiniz bir işte çalışmak zorunda olabilirsiniz. Tabi ki bu olaya nereden baktığınızla alakalı. Eğer siz ihtiyaçlarınızı biraz olsun değiştirirseniz aslında sevmediğiniz işi yapmak zorunda olmadığınızı görebilirsiniz. 
Hayallerinizden vaz geçmeyin. 
Günlük ihtiyaçlarınız büyük resme engel olmasın, sizden tek istediğim bu. 
Kendinize zaman ayırıp, iç sesinizi dinleyin. Olmak istediğiniz yerde misiniz? Cevabınız hayır ise değiştirmek için kolları sıvama vakti demektir. 
    Eğer herkes mutlu olduğu şeyin peşinden giderse birbirimizin yaşamını da kolaylaştırırız. İşinde, eğitim hayatında, sosyal hayatında mutlu olan insanlar demek daha iyi bir toplum demek. Dünya'yı ufacık bir karar değişikliğiyle daha iyi bir yer haline getirmek mümkün...
    Hiçbiriniz hiçbir şeyi değiştirmek için geç kalmış sayılmazsınız. 

13 Aralık 2015 Pazar

Yüzümdeki Gülümseme

  Hep pollyanna olmuşumdur bu ara biraz enerjimi kaybetsem de her zaman bardağın dolu tarafını görmek benim işimdir. Olmayan sorunu var gibi düşünüp sonra olumlu düşünmek bile benim işimdir. Adımlarımı sağlam atmayı severim. 
   Bir gün ufacık bir şeyi de gözden kaçırdıysam kesin başıma gelir zaten. Hep öyle oldu. Bugün yarını hiç düşünmediysem yüzde yüz canımı sıkacak bir şey olur... Altıncı his mi dersiniz hayattan ders çıkarmak mı bilemem ama her zaman bir adım önde olmuştum. Sonra ne mi oldu? Bir gün sadece bir gün en en en yakınımdaki insanlardan birini kaybettikten sonra gardımı indirdim. Bu da daha yakınımdaki aptallıkları görmeme engel oldu. Başka olaya üzgünken duygularımın karmaşasından yararlanıldı. Çünkü zekası anca bu zaman karşıma geçebilecek kadar küçüktü. Sonrası zaten olaylar silsilesi. Bir sürü yalan dolan entrika. Bazen ben de nasıl ayakta kaldım şaşırıyorum. Herkese kendi derdi büyük gelirmiş bundan artık eminim. Ufacık minicik bir sorunun benim için ne denli büyük olduğunu fark ettiğim zaman anladım...
   Sonunda mutlu olmayı, istediğim kişi veya kişilerle yine de başardım. Yaşananlar birer ders olarak defterime yazıldı... Öyle değil mi zaten? Her yaşadığımız gelecekte karşımıza çıkacaklar için birer ders değil mi? Her zaman bunun bilincinde olmamız önemli işte. Bugün başınıza gelen hem iyi hem kötü şeyden ders çıkarmalısınız.
   Hayat yüzümüzdeki gülümsemeyi hiçe saymaya değecek kadar uzun değil. 

Hello again

Sanırım asırlardır bu blogta aktif değildim...
Zaman yeniden içimi dökme zamanı...
Bu yüzden tekrar merhaba

"Söz uçar yazı kalır"

    Bazen durup nefes almak istiyor insan. Hayatın koşuşturmacası bir yerde kalsın ben biraz soluklanayım diyor. Öyle zamanlarda kimseyi istemem yanımda... Artısıyla eksisiyle her şeyi tartmak isterim, kendime kattıklarımı ya da kendimden yitirdiklerimi görmek isterim... 
    Bir kaç gündür senelerin biriken şeylerini sürekli kafamda tartıyorum. İnsanız hata yapabiliriz mantığından çok uzaktayım çünkü geçtiğimiz sene yeterince canım yandı. 22 yıllık hayatımda kendimi bildim bileli yeni yılın bana çok iyi gelmesini istediğim hiç olmamıştı. Şuan düşünüyorum geçtiğimiz yıl da kaybettiğim insanlar hayatımı yeterince mahvetmiş, daha fazlasına ihtiyacım yok.  
    Eskiden kırıldığım zaman kavga ederdim artık kırgınlıklarım da sessiz. Artık her şeyim daha sessiz. Ya büyüdüğümden ya da konuşmanın da faydası olmuyormuş gördüğümden...
Yıllarca konuştum da ne oldu sanki? Şimdi hayatımdan sildiğim bir kaç kişinin ölmesini dua edecek kadar nefret dolu değil miyim? Oysa susmamış konuşmuştum. Bir şeylerin değişmesi adına hep konuşmuştum. 
    İnsanlar diyorum, asla sizin konuştuklarınızı dinlemezler(miş)...  
    Tecrübeyle sabit asla umursamazlar(mış)... 
   Ben de bu yüzden artık konuşmak yerine yazmaya karar verdim... 
Söz uçar yazı kalır demişler sonuçta. Belki yazdıklarım daha etkili olur, dost bildiklerim için veyahut arkadaş dediklerim için...